Yönetmenliğini Philippe Falardeau'nun üstlendiği İyi Bir Yalan filmi 2000'li yıllarında sonunda Sudan'da çıkan bir iç savaşı konu alıyor. Lost Boys of Sudan adlı bir kitaptan esinlenerek başarılı senarist Margaret Nagle tarafından yazılan filmin baş rollerinde Arnold Oceng, Ger Duan ve Reese Witherspoon gibi isimler yer alıyor. Filmin konusu; Kenya Kakuma mülteci kampını gözlemlemek ve süren savaşı yakından takip edebilmek için 2005 yılna kadar kampta bulunan Carrie, Sudan ve Amerika arasında yaşanan insan vahşetini tam anlamıyla görmüştür. Yaşanan olayları Carrie su şekilde anlatıyor; 250 bin kişinin küçücük bir kampta sıkış tıkış ve aç bir şekilde yaşaması tam bir insan katliamı bu olayları bu kadar yakından görüp yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Keyifli seyirler.

Tüm işlerinde başarısız olmuş bayan polis memuru Cooper, hayatının en büyük işini almış ve Daniella Riva isimli suçlu bir kadını polis merkezine götürmekle görevlendirilmiştir. Kimileri için oldukça basit olan bu olay Cooper, için oldukça zorlu bir iştir. Zira tüm olayları eline yüzüne bulaştıran Cooper, bu davada da kimseyi şaşırtmayarak kadını elinden kaçıracaktır. Ancak bu kez bir fark vardır. Daniella ile birlikte kendisi de yollara düşen Cooper, peşinde ki gizemli adamlardan kaçmak için yollar bulmaya çalışacak. Fakat bu iş başka insanların canını yakmasına ve bir suçlu konumuna düşmesine neden olacaktır. Keyifli seyirler.

08 Mayıs 2015 tarihinde Türkiye de vizyona girecek olan Inherent Vice filminin konusu; Los Angeles’ın merkezinde küçük bir apartman dairesinde oturan Dedektif Doc Spotello, biraz saf ve temiz kalpli bir insandır. Sürekli zorlu görevlerde yer alan ve her görevi şans eseri sonlandıran Doc, bu kez tüm hayatının en korkunç görevini üstlenecektir. Zira genç adam, eski sevgilisinin de içinde bulunduğu bir dize esrarengiz olayı araştırmaya başlar. Ancak olayın detaylarına indikçe karmakarışık bir hal alan bu konu zamanda eski sevgiliyi hedef olmaktan çıkaracak ve başka hedeflere doğru ilerleyecektir. İyi seyirler.

Başarılı yönetemen Jean-Marc Vallee'nin hazırladığı Yaban (Wild) filmi usta yazar Cheryl Strayed'in Wild isimli romanından uyarlanarak çekilmiştir. Baş rollerinde Reese Witherspoon, Laura Dern ve Charles Baker gibi tecrübeli oyuncuların yer aldığı film başarılı bir dram hikayesine odaklanıyor. Filmde; Yaşadığı duygusal zedelenmelerden sonra sevgilisinin yanına gitmeye karar veren genç bir kadın, değişik bir yolu denemek için hazırlanıyordur. Zira aralarında 1100 km, olan iki sevgilinin bu yolu aşmalarının tek bir şekli vardır. O da yürümek. Hayatını bir tehlikenin ortasına atarak 1100 km, tek başına sadece bir sırt çantası ile yürümeyi göze alan genç kadın bu süreçte kendi içinde yaşadığı tüm sorunları da çözmeye çalışacaktır. Keyifli seyirler.

10 yaşından beri atletizmle uğraşan ve bu dalda oldukça başarılı ödüllere imza atan Lisa Jorgenson, şimdilerde 20'li yaşlarına gelmiş ve artık spor hayatından oldukça sıkılmıştır. Kendine yeni yollar ve yeni yapacak işler arayan Lisa, bu çıkmaz da egosu oldukça yüksel Matty adlı bir beyzbol oyuncusu ile tanışır. Aynı zamanda George isimli bir iş adamıyla da tanışan Lisa, genç adamın bir iftira yüzünden hapse girmek üzere olduğunu öğrenir. Kendini beğenmiş ukala bir insan mı yoksa dürüst yakışıklı ve düzgün bir adam mı ? genç kadın, iki adamın arasındaki uçurum kadar büyük olan farkı görecek ve kalbindeki adamı seçerek yoluna devam edecektir. İyi Seyirler

Isabella, bir tesadüf sonucu tanıştığı kimya mühendisi Anwar El-Ibrahim ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten bir çocuk sahibi olmuştur. Mısır kökenli kocası Anwar, işleri yüzünden sürekli yurt dışına çıkmak zorunda kalıyordu. İş için gittiği Güney Afrika'dan Washington'a uçakla dönecekken apar topar göz altına alınan Anwar, emniyet birimlerinden habersiz kişiler tarafından tutuklanmış ve kaçırılmıştı. Yasa dışı işlemlerle tutuklanan ve bir mahzene kapatılan Anwar'dan haber alamayan eşi Isabella, kocasının başına bir şey geldiğini sezecek ve kocasını bulabilmek için yollara düşecekti. Anwar'ın sorgusunu yürüten CIA ajanı Douglas, günlerce yapılan işkencelerin ve sorguların ardından kendi kendini sorgulamaya başlayacak, vicdanı ve görevi arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.